Mutluyum, özgürüm, kararlıyım, yürekliyim… Siz nasıl hissediyorsunuz?
Tüm duygular insan doğamızın bir parçasıdır. Olumlu ya da olumsuz bütün duygular normaldir; yaşadıklarımızı özetler, yanıt ve tepkilerimizi nasıl ortaya koyacağımız noktasında bizi şekillendirir.
Bebekken sahip olduğumuz duygular sınırlıyken, büyüdükçe duyguları anlamada ustalaşırız. Ağlamak, gülmek dışında tepkiler vermeye başlar; ne hissettiğimizi tanımlar hem de sözel olarak hem de beden diliyle gösterebiliriz. Ne hissettiğimizi, neden hissettiğimizi anlama becerisine duygusal farkındalık diyoruz. Zamanla ve pratikle geliştirilebilen bu özel beceri hepimizde farkı seviyelerde gelişmişlik gösterir.
Duyguları anlamak ve yönetmekte birinci adım kendi duygularımız doğru tanımlamak ve ifade etmekle başlıyor; ikinci adım duygusal zekamızı da güçlendirecek şekilde duygusal farkındalığımızı diğer insanların duygularını anlamak için kullanıyoruz. Karşı taraf “üzgünüm, kırgınım, endişeliyim ya da kızgınım…” demeden anlayabilmek ve olabilecekleri yönetmek önemli bir kişilerarası beceridir. Kendimizdeki duyguları anlayarak pratik yapabilir ve diğerlerinin de duygularını daha rahat anlayabiliriz.
Hissedileni doğru anlar ve tanımlarsa duygunun bize söylemek istediklerini, taşıdığı mesajı görebiliriz. Duygularımız, temel ihtiyaç ve isteklerimize işaret eder ve bu ihtiyaç ve istekleri karşılamak, tatmin yaratmamıza yardımcı olur.
Peki nasıl?
1. Yaşadıklarımızı gözlemleyip hissettiklerimizi isimlendirmek ilk adımdır. Birisi iltifat ettiğinde “memnun”; evden uzak olduğumda “özlemiş”; iyi haber aldığımda “sevinçli”; arkamdan konuşulduğunda “incinmiş”; tahlil sonuçlarını beklerken “gergin” mi oluyorum yoksa farklı duygular mı yaşıyorum bunun üstüne düşünmek ve duyguları tanımlamak gerekir. Bahsettiğim dur, düşün ve isimlendir çalışması en fazla 10-15 saniyemi alacak; kendi duygularımla ilgili sağlıklı kayıt tutmamı ve duygularımızı nelerin tetiklediğini anlamamızı sağlayacaktır. Sonra benzer durumdaki diğer insanların duygularını anlamamı kolaylaştıracaktır.
2. Hastanelerde ağrı değerlendirme çizelgeleri vardır. Ağrımızı “Ağrı Yok” ile “Dayanılmaz – Çok Şiddetli Ağrı” arasında değerlendirmemizi isterler. Benzer çalışmayı duygularımızı tanımladıktan sonra 1-10 arasında değerlendirebilirsek duyguyu ne kadar güçlü hissettiğimizi daha net anlamış oluruz. Tabi ki Plutchik’in Duygu Çemberinden yararlanabiliriz.
3. Temel duyguları – neşe, korku, küçümseme, şaşkınlık, tiksinme, öfke ve üzüntü – araştırmak, genelde insanların bu duygulara sahip olduğunda ne tür davranışlar gösterdiğini, bu duyguların sıklıkla yaşanması durumunda hayatın nasıl etkilendiğini bilmek onları yönetmemizde bize yardımcı olacaktır.
4. Duyguları dile getirmek onları yönetmemizi kolaylaştıracaktır. En yakınımıza, dostumuza, koçumuza ne hissettiğimizi, neden dolayı hissettiğimizi, nasıl tanımladığımızı, hangi şiddette hissettiğimizi anlatmak, duygusal farkındalığımızı artıracaktır. Duygularımız hakkında konuşmak – yalnızken bile- olayları farklı görmemize yardımcı olur aynı zamanda bize mantığımızı kullanmak için zaman ve odaklanma sağlar.
5. Duygu geçişlerini not almak onları yönetmek için kıymetli bir adımdır. Gün içinde hangi duyguları hangi şiddette hissediyorum, ne kadar sürüyor? Bireysel farkındalığımızı artıracak bu sınıflandırılmış bu bilgiyi duyguları anlamanın ötesinde duyguları yönetirken kullanabiliriz.
Her duygunun ayrı bir değeri vardır; duyguları anlamak ve yönetmek bir çocuğun yüzünü güldürmek, karanlığı aydınlatmak gibi bize huzur verecektir. Uzun ve detaylı anlatılabilecek bu gelişim alanıyla ilgili 5 maddelik bu alet kitiyle harekete geçmenin tam zamanı.
M.Efsun Yüksel Tunç