Sevgililer Günü ve Kişisel Gelişim

Eğitmen ve danışman olunca mesleki deformasyonla sevgililer gününü de kişisel gelişime bağlayabiliyorum😊

En çok verdiğimiz eğitimlerden biri “Kendini – Ekibini ve İşini Yönetmek” eğitimidir. Bu eğitim kapsamında kendini yönetmek için profesyonellik, iletişim, zaman ve stres yönetimi başlıklarında ilerleriz. Ekibini yönetmek kısmında ekip olmanın ve ekipleri yönetmenin adımlarından bahsederiz. Eğitimin son bölümü olan işini yönetmek kısmında stratejik iş farkındalığı ve iş yükü yönetimini anlatırız. Bu özel eğitimin, dolu dolu ve doğru örneklerle birbirine bağlanmış bir kurgusu vardır.

Peki ya Sevgililer Günü?! Hadi gelin eğitimin adını sevgiyle – aşkla yeniden ifade edelim. Eğitimin ismi ne olurdu? Kendini – Ekibini ve İşini Sevmek ya da Kendine – Ekibine ve İşine Aşık Olmak… Kabul ediyorum sevmek kelimesiyle eğitimin ismi daha güzel oldu.

Sevgililer gününde hayatımızdaki kişiyi ne kadar sevdiğimizi göstermek için çaba sarf ediyoruz. Halbuki hayatımızı uyku da dahil her anını birlikte geçirdiğimiz birisi var. Bizi en iyi tanıyan, bilen, sırdaşımız, destekçimiz, kötü gün dostumuz: kendimiz… Ömrümüzü kendimizle geçiriyoruz. O zaman bu sevgililer gününde kendimizi sevelim, kendimize olan sevgimizi göstermek için gayret gösterelim. Kendimizi şımartalım, ödüllendirelim. Duruşumuzu, iletişimimizi, ilişki yönetimimizi, hayallerimizi, hedeflerimiz için azmimizi, iyi insan oluşumuzu, hatalarımızı ve onlardan ders çıkartmayı bilen yaklaşımımızı, kısacası her haliyle kendimizi sevelim.

Uykunun dışında en çok vakit ayırdığımız konu işimizdir. İşimize vakit ayırmanın yanında işimizi önemseriz de. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki ortalama olarak, çalışanlar her gün yaklaşık sekiz saatini, haftada 40 saatini, her ayın 160 saatini ve her yılın 2.000 saatini işiyle geçiriyor.

İlk işe girdiğimiz anı düşünelim, ne büyük bir heyecan, eteklerimiz zil çalıyor, işle yatıp işle kalkıyoruz. Sonra bazen ne oluyor, iş ile ilişkimiz monotonlaşıyor, heyecanını kaybediyor, eskisi gibi yüzümüzü güldürmüyor. İşte bu 14 Şubat tekrar işimizi sevmek için bir fırsat. Sevgi, aynaya benzermiş; ayna sevildiğinde severmiş. İşimize sevdiğimizi göstermenin tam zamanı tıpkı ekip arkadaşlarımıza da onları sevdiğimizi göstermenin tam zamanı olduğu gibi.

İşi sevdiğimizi gösterebilmek için katma değeri yüksek işler ortaya koyabilir ve kurumumuza değer katabiliriz. İyileştirici ve geliştirici öneri ve fikirleri üretebilir, hayalleri gerçeğe dönüştürmek için ekstra çaba verebiliriz. Ekip arkadaşlarımıza sevgimizi göstermek çok daha kolay, Covid 19’dan dolayı uzak kaldığımız ekip arkadaşlarımızı aramak, hal hatır sormak, iş yapışını kolaylaştırmak, nedensiz güzel sözler paylaşmak, senin için yapabileceğim bir şey var mı diye sormak, bak ben buralardayım mesajını vermek gibi yapabileceğimiz pek çok güzel davranış var sevgimizi göstermek için.

Araştırmalara göre insanların işten ayrılmalarında birinci neden para değil, hatta ikinci neden bile para değil. Birinci neden yönetici yaklaşımı, ikinci neden işyerindeki takım olabilme hissiyatı. Pozisyonumuz ne olursa olsun, sevgimizi göstermek suyun akış yönünü değiştirecektir. Ne demiş şair: “Dünyayı güzellik kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey…”

M.Efsun Yüksel Tunç