Nasıl Böyle Pozitif Olabiliyorsunuz?

Yakın zamanda, bir eğitim sonrası, ya soru ya çıkarım çalışması yaparken çok genç bir katılımcım, bana bu yazıya başlık yaptığım soruyu sordu.

 “Nasıl böyle pozitif olabiliyorsunuz?”

Aldığım hem en güzel hem de en zor sorulardan biriydi.

Güzeldi, çünkü pozitif tarafımın yansımış olması, etki bırakması, bu yanımın rol model olabildiğini göstermiş olması harikaydı. Motive etti.  

Zordu, çünkü soruyu soran “daha gidilecek çok hedef var” heyecanını taşımasını beklediğim, sesinde ve enerjisinde bunun heyecanının yansımasını görmek isteyeceğim yaşta, bir genç kadın çalışandı.

Kabul ediyorum, her şeyi “çok” yaşadığımız bir dönemdeyiz.

Sıcak, çok sıcak. Hastalıklar, çok yaygın. Yağışlar, çok şiddetli. Depremler, yangınlar, kavgalar, maddi geçim sıkıntıları çok da çok… Bu süreçte, kızgın ya da mutsuz olmak çok doğal. Dolayısıyla, ilk yapılması gerekenin pozitif olmak dediğimiz kavramı net olarak tanımlamak olduğuna inanıyorum.

Pozitif düşünmek & olmak, her vakit ve koşulda yapabilecek iyi bir şeyin olduğuna inanmaktır. Bu aynı zamanda profesyonel tarafta kalabilme gücümüzdür. Çünkü profesyoneller, bilen ve yapanlardır. Bu bakış açısında olduğumuzda, değiştiremeyeceğimiz şeyler için enerji ve zaman harcamayız. Hedeflere odaklanır, bildiğimizi, doğru olanı yapar, bunun motivasyonu ile yola devam ederiz.

Soruyu sorup, bu yazının fitilini ateşleyen katılımcı arkadaşımla da paylaştığım gibi, aynı samimiyetle ifade edeyim. Benim de içimden küfüler ettiğim, gözümden yaş gelecek kadar kızdığım ya da mutsuz olduğum, zaman zaman e artık yeter diye isyan ettiğim anlarım da var. Hepimizin olduğu gibi. Ancak günün her saatini böyle geçirmek, sürekli yakınmak, şikâyet etmek bizi sadece geriye götürmeye yarıyor.

Ne mi yapıyorum?

  • Şikayet ettiğim mevzu ile ilgili ben ne yapabilirim ya da ne yapıyorum buna bakıyorum
  • Yapabileceklerime, değiştirebileceklerime bakıyorum. Onlarla ilgili aksiyon alıyorum
  • Kendimi tanıyorum ve stresimi ona göre yönetiyorum.
  • İletişimde olduklarımı analiz ediyorum ve ona göre iletişimi yönetiyorum
  • Elimde olan tek gerçek, şimdi dediğimiz zaman dilimi ve şimdiyi nasıl değerlendireceğime bakıyorum
  • Kelimelerime odaklanıyorum, zihnimden geçenlerin tutum ve davranışlarımı etkileyeceğinin farkındayım
  • Kendimi seviyorum, oğlumu seviyorum, işimi seviyorum. Kendim ve onlar için de en iyisini yapmaya odaklanıyorum
  • Ve Paulo Coelho’ nın yazdığı gibi düşünüyorum; “Ama işte hayat böyle: Ne fazla şikayetçi ol, ne de fazla beklentili

Çok sevdiğim anonim bir söz ile bu yazıya veda edeyim;

“Bırakacağın en iyi miras senin ismini taşıyan bir bina veya mücevher parçası değil, senin varlığından, mutluluğundan ve pozitif davranışlarından etkilenmiş bir dünya bırakabilmektir.”

Gökçe DOĞAN

Eğitmen & Koç