Dirençlere Direnmek

Indus Danışmanlık olarak eğitimlerimizi planlarken ve sunarken takip ettiğimiz birkaç yaklaşım var. Değerlendirme çalışması sonuçları, katılımcıların davranış, iletişim ve temsil sistemi envanterleri, ihtiyaçları ve eğitimden beklentileri, farkındalıklarını artırıcı koçluk yaklaşımı, oyunlar, ödüller, eğitim takip sistemi ve tabi ki kuruma özel tasarlanabilen öğrenme koridorları. 

Tüm bunlar, işini severek yapan bir eğitmen ve öğrenmeye hevesli katılımcılarla buluştuğunda harika sonuçlar ortaya çıkıyor. Sıklıkla paylaştığımız eğitim fotoğraflarında da görüldüğü üzere bolca da eğleniyoruz 🙂

Geli görün ki bazen bu sürece direnç gösteren, içselleştiremeyen, ben böyle iyiyim öğrenecek ne kaldı bakış açısında olanlar da karşımıza çıkıyor. Sanırım işimizi zor ve keyifli yapan da biraz da bu kısım oluyor.  Zira şartlar uygun olduğunda başarmak kolay 🙂

Hadi gelin şimdi soralım, değişime, yeniliğe, öğrenmeye, daha iyi versiyonumuza neden direnç gösteririz? 

Yanıtlarınızı duyuyor gibiyim 🙂 Atalet, yönetilemeyen ego, boş vermişlik…

Peki Bu direnç bizi nereye götürür? Sonuçları düşünmek bile korkunç değil mi?

Ya da olumlu bir ifade ile soralım, uyumlu ilerlemek, bilgiyi ve deneyimi zenginleştirmek bizi nereye taşır?

Bakın gördünüz mü, böyle düşününce insanın yüzü gülüyor 🙂 Her şeyden önce potansiyelimizi görmek bile bir motivasyon kaynağı sonuçta.

Aslında bizim eğitimlerde katılımcılarımızla yaşadığımız bu deneyimler için, iş yerlerinde yaşananların bir simülasyonu ya da bir yansıması diyebiliriz. Sonuçta takım olarak hedefler için çalışırken de aynı yaklaşımı bekliyor ve gözlemliyoruz. 

Ekip arkadaşlarımızın, takımla senkronize olması, aktif olarak rol alması, katkı sağlaması, açık ve net iletişimde olması, soru sorması, motive edici olması, atalete düştüğü zamanlarda dahi kendini profesyonel tarafa çekme çabası ortaya çıkan sonuçlarda büyük fark yaratıyor. Bir de bunu 4- 5 kişilik çekirdek bir kadro ile çalışırken ortaya koyamayan profillerin büyük takımlar içinde yaratacağı tahribatı onarmak daha çok zaman alabiliyor. 

Bu durumlarda neler yapabiliriz? 

·      Problem çözme becerilerimizi ve tekniklerimizi devreye alırız

·      Kök nedene kadar inip, neden diye soracağız. 5 Whys analizi yaparız

·      Kişiye hedeflerini hatırlatacağız ve o hedefe ulaştığını gözünde canlandırmasını isteriz

·      İçindeki itici gücü keşfetmesini sağlarız 

·      Kişisel kalitesini sorgulatırız, “seni sen yapan özelliklerini, değerlerini hatırla” gibi

·      Kazanabileceklerini ve kaybedebileceklerini gösteririz

·      Rol model olarak hareket ederiz.

·      Mentötlük yaparız

·      … 

İşin ve kişinin yapısına göre bu liste uzar, şekillenir. Yeter ki harekete geçmemizi sağlayacak bir neden bulalım kendimize. Ve her eğitim öncesi hep söyleriz, “Bunu biliyorum demek kolay, asıl soru bunu ne kadar iyi biliyorum demektir.” 

Bildiklerimizi hayata geçirdiğimiz, bildiğini paylaşana saygı duyabildiğimiz ve “yeterlinin” ötesine geçtiğimiz günlerimiz olsun dilerim.

Gökçe DOĞAN

Eğitmen & Koç