Kurucu Danışmanımız Efsun Yüksel Tunç’un tasimapostasi.com’da yayınlanan “Mültecilerle Yaşamak ve Çalışmak”makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

BİRLİKTE YAŞAMAK!

2001 yılından bu yana Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı alanında hizmet veren, güven düzeyi yüksek kurum kültürünün oluşturulmasına, kısa ve uzun vadede kendi kurumlarının performansının yükseltilmesine yönelik yaptığı çalışmalar ile birçok kez ödüle layık görülen Indus Eğitim&Yönetim Danışmanlık’ın kurucusu Efsun Yüksel Tunç, “Mültecilerle Yaşamak ve Çalışmak“ ile ilgili bir yazı yayınladı.

Mültecilerle yaşamanın ve çalışmanın iki boyutundan bahseden Efsun Yüksel Tunç’un yazısı:

Mülteci, ırk, din, milliyet, sosyal grup veya siyasi görüş temelinde zulümden korktuğu için kendi ülkesinden kaçmış biridir. Mültecilerle yaşamanın ve çalışmanın iki boyutundan bahsedebiliriz: Ekonomik, Sosyal Hayat.

Ülkenin işsizlik oranı düşükse, doldurulamayan pozisyonlar varsa, farklı alanlarda yetenekli iş gücü aranıyorsa, çalışanların asgari ücretleri onların refah içinde yaşamalarını sağlıyorsa, eğitim ve sağlık harcamaları düşükse ve/veya devlet tarafından destekleniyorsa, iş ortamına ve ekonomiye mültecilerin de katılması hoş karşılanabilir ve iş hayatına entegrasyonu sağlanmış mülteciler ülke ekonomisi için avantaj oluşturur.

Eğer ülkede yaşayan yerli halk iş bulmakta zorlanıyorsa, GSMH düşük ve bundan dolayı halk yaşamakta zorlanıyorsa, ülkeye bir de mültecilerin gelmesi yerel halkı ve haliyle ekonomiyi daha da zora sokabilir. Eğer gelen mülteciler ekonomik katkı yaratmayıp, devletin imkânlarını sonuna kadar kullanıyorsa, kaçak işçi sayısını artırıyorlarsa, yerel halkın iş fırsatlarını azaltıp gelirlerini etkiliyorlarsa, ücret seviyelerini aşağı çekiyorlarsa, vergisiz iş yapıyorlarsa bu ülke ekonomisi için tehlikedir.

Sosyal Hayata bakarsak, biliyoruz ki farklılıklar bizleri zenginleştirir. Her kültürün ülkeye kazandırdığı ayrı bir renk ayrı bir hoşluk vardır. Eğer gelen mülteciler kendi ülkelerinde de belli bir kültür seviyesindeyse, geldikleri ülkenin sosyal hayatına zenginlik katacaksa, farklılıklara saygı konusunda rol model olacaksa, mültecilerin ülkeye ve sosyal hayata katkısı pozitiftir.

Eğer mülteciler geldikleri toplumun kültürüne zarar verirse, seviyesiz ve kültürsüz bir yaklaşım sergilerlerse, suç oranını artırırlarsa, kendi adalet sistemlerini kurmaya kalkarlarsa, kutuplaşma yaratırlarsa, çocuk istismarı yaparlarsa, çok eşlilik gibi yerel halkın kültürüne ters davranışlarda bulunurlarsa, çocuklarını okutmaktansa çalıştırırlarsa, teröre destek verirlerse tüm bunlar sosyal hayatın düzenini, huzurunu bozar ve yerel halkı mutsuz eder.

Artılara ve eksilere bakıp eksileri artıya çevirebilirsek, farklılıkların zenginliğini çoğaltabilirsek hep birlikte yaşayıp çalışabiliriz, aksi halde ülkenin yaşanabilir ve çalışabilir olmasına zarar veririz.