An Gelir…

Yaşamda başarılı olmak, performansımızın doruğuna ulaşmak, tüm dikkatimizi içinde bulunduğumuz ana ve olaya odaklanmamızı gerektirir.

Zihnimiz dağılmaya başlarsa bedenimizde yaptığımız işe ilgisini yitirecektir. Bu durumda yalnızca performansımız düşmekle kalmaz, yaşadığımız deneyimin kaliteside bozulur.

Farkında olmadığımız bir şeyden haz almamız beklenemez. Zihnimizi yaptığımız işe vermediğimiz her saniye bizim için bir kayıptır.

Zihnimizi tamamıyla yaptığımız işe vermek o kadar da kolay olmayabilir. Günlük yaşamda dikkatimizi dağıtan dış olaylar yada iç sesimizin “aman boşverrr” nidalarıdır. İç ses bize o tembellik çığlıklarını atacaktır tabi. Haklıdır da aslında…

Yok şaşırmayalım o hep haklıdır. Sevgili iç sesimiz bir ömür bizimle birlikte pek çok olay yaşamış, pek çok deneyim kazanmış, yenilmiş, yenmiş, her tecrübeden bir ders çıkarmıştır. Elbette geçmiş kötü deneyimleri temcit pilavı gibi sürekli sofraya getirecektir. Önemli olan o sese aldırış etmeden “şimdi”nin gücünü hissedebilmemiz, “anda” olmanın tadını çıkarmayı öğrenmemizdir.

“Şimdi” üzerinde akıp gitmemiz greken bir yol gibidir. Akma hali şimdiye odaklanmamıza, kendimizi tümüyle yaptığımız işe vermemize bağlıdır.

“Geçmiş” çıkmaz sokaktır. Olayların farklı gelişmiş olma olasılığını düşünmekten kendimizi alamayız. Hedefin tam kenarından dönen atışımızın pişmanığı içimizi kemirir durur. Performansının doruğundaki insanlar, bu performansı ne yaptıklarını düşünmeksizin yaparlar. Eğer yaptığımız iş esnasında kendimizi eleştirmeye, eski deneyimlerimizi sürekli yüzümüze vuran iç sesin konuşmasına izin verirsek konumuza odaklanamayız. Geçmişi kimse geri getiremez, kimse düzeltemez, kimse onaramaz. Sürekli geçmiş ile hesaplaşmak “şimdi”ye zarar verecektir.

“Gelecek” yapım aşamasındaki yoldur. Zihnimizin nasıl geçmişte olmaması gerekiyorsa, gelecekte de olmamalıdır. Unutmayalım ki “şimdi” ye odaklanmak zaten ideal “geleceği” yaratacaktır.

Kazanmayı istemek bizi heveslendirir, özelliklede kazanma olasılığımız yüksekse. Ancak, beklediğimiz sonuca önceden odaklanmanın tehlikesi, ne için çabaladığımızı kolayca gözden kaçırabilme olasılığını doğurmasıdır.

İçinde bulunduğumuz anda ne olduğuna yoğunlaşmak akma halini yaratır. Akma halinde yapılan tüm faaliyetler kusursuz sonuçları doğuracaktır.

Söylediklerimin kulağa nasıl geldiğini bilmiyorum ama denemesi bedava. Hadi bir test yapalım…

Önemli bi iş üzerindeyken; toplantı için sunum hazırlıyorsunuz, iş görüşmesine gittiniz, sevdiğiniz kıza evlenme teklif edeceksiniz, çocuğunuza yaptığı davranışın yanlış olduğunu anlatmak üzeresiniz, annenizin operasyondan çıkmasını bekliyorsunuz.

Tüm bu ve buna benzer olayları anda kalarak mı daha rahat atlatırız, geçmişle hesaplaşarak mı, yoksa gelecek için kaygı duyarak mı?

Lütfen deneyin. Sonucu tahmin etmek o kadar güç değil.

Anın tadını çıkarabilmek dileği ile.

Özlem ÇINGIR GÜRDAL

Profesyonel KOÇ & NLP Uygulayıcısı