Bireyin küçük yaşlarından itibaren, görsel gelişimi çok önemlidir. İlk olarak cisimleri ağzına götürerek ve dokunarak tanımaya çalışan çocuk görsel algısının gelişmesi ve genişlemesi ile öğrenmeye devam eder. Yapılan deneylerde grafik, şema ve resimli örneklerle (görsel) öğrenme, uygulayarak – deneyerek yapmadan sonra en çok akılda kalıcı öğrenmeyi sağlamaktadır.
Erken dönemde çocuk tüm hayal dünyasının yanı sıra duygu ve düşüncelerini resim yoluyla bize aktarır. Bu anlamda görsel anlatım yoluyla verilen eğitim, çocukların bilinçaltına inmemize yarayan bir basamaktır. Olası kişilik ve davranış sorunlarını tespit edip ortadan kaldırmamızı ve çocuğun kendini ifade etmesini sağlar. Bu metodu, veli, okul öncesi öğretmen ve psikologlar el birliğiyle ile uygularlar.
Aynı şekilde ileri yaşlarda bireyin içindeki duygu ve düşünceleri çeşitli araç ve materyaller ile farklı malzemeler üzerine aktarması da insani bir dürtü olan “üretme”nin parçasıdır. Üreten insan mutlu olur, mutlu olan ise öz saygı ve güven kazanır bu da onun karakterini besler ve bu anlamda birey, çevresine, yaşadığı topluma, ışık tutup örnek olacak bir konuma gelir.
Kimi dünya ülkelerince, sanat ve eğitim diğer bir alt koluyla görsel sanat eğitimi, devlet eliyle ya ücretsiz ya da hayatın bir parçası olacak kadar özendirilerek erken yaşta bireylere verilmektedir. Bu bireyin karakterini olgunlaştırmak için gayet sistemli ve yapıcı bir devlet politikası olup insanın ruhsal gelişiminde çok önemli bir hamledir.
Esin BOZTAŞ