Çalışan Bağlılığı Romantizmi

Çalışanlarınızın kurumunuzda ne kadar memnun çalıştığını, kurumunuza ne kadar bağlı olduğunu ya da çalışan memnuniyetinin, bağlılığının kurumunuz için ne ifade ettiğini hiç düşündünüz mü?

Bir iş akti imzalanırken, kurumlar çalışana ortaya koyacağı emeği ve üreteceği iş sonuçları karşılığında ne vereceğini, hangi hakları sunacağını söyler. Bu bir nevi alışveriş gibidir karşılıklı sözler tutulursa kurumlar çalışanlardan, çalışanlar iş verenlerinden memnun kalır. Ancak şunu her zaman gözönünde tutmak gerekir, çalışan memnuniyetinin merkezinde, çalışanın istihdamıyla ilgili olarak sahip olduğu bireysel hisler vardır ve çalışan memnuniyeti doğası bakımından özneldir. Genellikle çalışanın o an içindeki mutluluğuna ve duygusal durumuna göre değişkenlik gösterebilir.

Çalışan Bağlılığı ise, çalışanın memnuniyeti ve hislerinin ötesindedir, daha anlam odaklıdır.  Çalışan Bağlılığının merkezinde de duygular yer almakla birlikte söz konusu duygular daha fazla içsel motivasyon desteklidir.

Dr. Tracy Maylett’e göre Çalışan Bağlılığı, kendimizi işe karşı tutkulu, enerjik ve adanmış olarak hissettiğimiz duygusal bir durumdur.  Bunun sonucunda, kendimizin en iyisini – kalbimizi, ruhumuzu, aklımızı ve ellerimizi – tamamen yaptığımız işe adarız.

Çoğu şirket çalışan bağlılığı için çalışır, zaman zaman araştırmalar yapar ve durumu anketlerle ölçer. Anketlerin çıktılarını ele alır, değerlendirir ve döner yeniden yeniden bazı aksiyonlar alır ve yatırımlar yapar. Çalışan bağlılığı çalışmaları hep çok iyi niyetlerle başlar, ancak beklenen hedeflenen ulvi değişikliklere yol açmayabilir. Peki neden?

Universum’un En Çekici İşverenler 2023 araştırmasında şöyle bir soru dikkatimizi çekiyor.

Çalıştığın şirketi, arkadaşlarına/dostlarına tavsiye eder misin?

Genç profesyonellerin sadece %13’ü, deneyimli profesyonellerin ise sadece %14’ü evet öneririm diyor. Yine aynı ankette genç profesyonellerin %47’si, deneyimli profesyonellerin ise %35’i önümüzdeki 1 yıl içerisinde işini değiştirmek istediğini ifade ediyor.

Aslında araştırmadaki bu iki soru çalışan bağlılığı, memnuniyeti çalışmalarının neden beklenen ulvi değişikliklere yol açmadığını derin düşünmemiz için bizi bir kez daha sarsıyor. Albert Einstein’ın “Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir”  sözünden hareketle artık yeni bir şeyler yapmak zorundayız.

Çalışan memnuniyeti ve bağlılığını oluşturan temel şeye, kökte yer alan ihtiyaçlara ve beklentilere odaklanmak yani “Çalışan Deneyimi” oluşturmaya odaklanmak gerekiyor. Çalışan deneyimi, insanların gerçekten çalışmak isteyeceği bir ortam yaratmakla ilgilidir. Çalışanları gerçekten tanımayı, onları anlamayı, onlarla anlaşmayı, değer vermeyi, geliştikleri, güçlendikleri ve değerlendikleri bir ortam yaratmayı içerir.

Şirketlerde bağlılık ve sadakat  artık yerini yeteneklerin sürdürülebilirliğinin dert edinildiği bir ortama, yöneticilerin yetkiyle değil etki bırakarak yönettiği, etkinin güveni ve saygıyı doğurduğu, bunların da beraberinde şefkati getirdiği bir değerler rezonansının oluştuğu kültüre bırakıyorken, bunları yapacak liderleri ve değişen liderlik yaklaşımlarını daha derinlemesine konuşmalıyız.

Çalışan bağlılığı romantizminden çıkıp,  işvereni ya da yöneticileri mutlu eden bağımlılık kavramını geride bırakıp çalışan deneyimine odaklanma zamanı…

Tülay Kaya

Trainer&Consultant, Professional Coach & Mentor. Business and Project Development Manager at Indus Consulting

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*