Etkili konuşmak, harika sunumlar yapmak, bilgiyle insanları etkilemek, müthiş hikayeler anlatmak için kuyunun dolu olması gerekiyor.
Yukarıda saydıklarım tamamen hedeflerimizle alakalıdır, üst düzey yönetici olmak, kendi işimizi yapmak, yaptığımız işte star olmak gibi hedeflerimiz varsa kuyumuzu adım adım doldurmamız şart.
Stratejik düşünebilmenin, hem geniş hem de detaylı bakabilmenin formülü konu ile ilgili pek çok bilgi arasında link kurabilmek ve onları deneyimlerimizle doğru işleyebilmektir.
Peki bunu nasıl yapacağız? O kuyuyu istediğimiz zaman su bulabilecek şekilde nasıl dolduracağız? O kuyuyu nasıl daha kullanışlı hale getireceğiz. Başarmış insanların örneklerinden yola çıkarsak birkaç ipucu paylaşabilirim.
- Kuyuyu doldurmak için ilk önce isteğe, meraklı olmaya, rutinden çıkmaya, sormaya ve sorgulamaya ihtiyacımız var.
- Sabah saatleri bilginin sağlıklı depolanması için doğru zamanlar. Sabah ritüelimize bir saat okumayı koyabiliriz. Yeni fikirlere harika kitaplarla daha kolay ulaşabiliriz.
- Her gün sesli kitap ve podcastler için kendimize vakit ayırabiliriz. Duyduklarımız üzerine düşünebilmek için ara ara durdurup kavrayışımızı tetikleyebilir, farklı bilgilerle linklenmesini sağlayabiliriz.
- Beyin molaları sever, ara ara hobiler, spor, doğru insanlarla keyifli sohbetler gibi kendimize minik molalar verebiliriz. Zekayı kullanmayı sağlamanın yollarından biri beyni farklı alanlarda esnetmektir. Bu minik molaları esnetme amaçlı kullanabiliriz.
- Yeni yerleri ziyaret etmek, kuyuyu doldurmak için keyifli yollardan biridir. Yeni bir yere seyahat ettiğimizde, dil farklı olabilir, iletişim bize garip gelebilir ve belki gelenekler yabancıdır, bu kültür bize tuhaf yeni bir yaşam ritmi sunar. Bu yeni unsurlara uyum sağlamak beyni yeni, beklenmedik zorlukların üstesinden gelmeye zorlar. Hem beynin işleyişini hızlandırmak hem de gezdiğimiz yerlerde gözlem yapıp diğer kültürlerle olan etkileşimleri artırabiliriz.
- Eğitimimize devam edebiliriz, okullarda eğitimlere devam etmenin yanında online dersler, kurslar, webinarlar, atölyeler, seminerler, zoom ya da instagram sohbetleri doğru seçimlerle ufkumuzu açabilir ve kuyumuzu doldurmamızı sağlayabilir.
- Kendimize meydan okuyabiliriz, zor problemler ve zor durumlarla başa çıkabilmek için yeni çözümlere, fikirlere ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyaç hali beynimizin “bir şekilde kuyuyu doldurmalı ve bu durumu çözmeliyim.” moduna geçmesini sağlar.
- Okumak gibi, yazmak da kelime dağarcığının gelişmesini, gramer becerilerini ve uygun sözdiziminin kullanımını teşvik eder. Yazmak, beynin bilgiyi daha etkili bir şekilde depolamasına yardımcı olur ve daha iyi hafıza becerilerini geliştirir. Yazı, bir kişiyi anılarına, deneyimlerine ve iç diyaloglarına dikkat etmeye zorlar; yazmak beyin işlevini tamamen artıran bir uğraştır. Yazabilmek için kuyuyu daha etkili kullanmamız gerektiği aşikardır.
- Başkalarıyla etkileşim kurmak, insanların kendi sınırlı düşüncelerinin ötesine geçmelerine, yeni fikirler edinmelerine ve olayları farklı bir perspektiften görmelerine yardımcı olur. Dünyada hiç kimsenin aynı yaşam deneyimi yoktur. Herkes bilgiyi benzersiz bir şekilde yorumlar, anıları farklı şekilde depolar ve kendi entelektüel parıltısıyla günlük yaşamına yansıtır. Kuyuyu doldurmak için, bilgili, deneyimli, ilginç ve aykırı insanlar iletişimde olmak da bir yöntemdir.
- Ekip çalışmalarıyla kuyuyu doldurabiliriz. Yazar Steve Johnson’ın, “İyi Fikirlerin Geldiği Yer” adlı kitabı, orijinal fikirler ve bunların uygulanmasına yönelik etkili stratejiler geliştirmek için meslektaşları ve iş arkadaşlarıyla iş birliği yapmanın faydalarına odaklanıyor.
Efsun YÜKSEL TUNÇ