Ben de Müzisyen Olmak İsterdim!

“Ben de müzisyen olmak isterdim!”, “Keşke ben de bir enstrüman çalsaydım…”, “Sahnede olmayı o kadar çok isterdim ki!…”
Müzisyen olarak o kadar çok duyuyoruz ki bu tür dilekleri, genellikle iş hayatlarını sürekli ofis ortamına sıkışarak geçiren ya da hiçbir hobisine vakit ayıramadan çok yoğun bir tempoda çalışanlar bu tür duygular içinde oluyor. Bir müzisyen olarak hayatımıza ve yaptığımız işe bu kadar hayranlık duyulması ilk etapta mutlu ediyor fakat başarılarına hayranlık duyduğunuz insanların bile sizin yaptığınızı yapmak istemesi de bir yerden sonra insanı düşündürüyor; biz mi şanslıyız yoksa onlar mı şanssız? Aslında ikisi de değil; sadece hayatta bazılarının sahnede bazılarının da seyirci koltuğunda olması gerekiyor. Ancak bu demek değil ki sanattan haz alıp yarar sağlamanın tek yolu sahnede olup müziği üretmektir. Bunun başka yolları da olduğunun farkına varmak gerekli.

Ben bu dileklere karşılık şöyle bir cevap vermeyi tercih ediyorum: “Herkesin hayatta müzisyen olmak gibi bir şansı olamayabilir ancak iyi müzik dinlemek de iyi müzik yapmak kadar önemli ve değerli bir şeydir. Bunu söylememin iki nedeni var. İlki tamamen sosyal, ikincisi de kişisel etkileşimle ilgili. Sanatçı güzeli arayan ve bunu ifade etmek için vakit ve enerji harcayandır. Güzeli, estetik kaygılar çerçevesinde arayan insanların bu işi para kazanmak merkezli yapma şansları yoktur. Yaratım ve üretim uzun vadeli ve çok zor bir süreçtir ve bu sırada sadece amaca odaklanmak gerekir. Haliyle aynı anda düzenli gelir, ticaret veya girişimcilik gibi faaliyetlerle haşır neşir olmak bu sürecin düşmanlarıdır. Sanat, tarih boyunca sanatseverlerin destekleri ile yapılabilmiş. Ancak bu yaratımı elde edebilmek için sadece konsantre olup çalışmak yetmez, bunun için yemek, içmek gibi günlük insani ihtiyaçlarının da karşılanması lazımdır sanatçıların. Ve bunu da sanatseverlerin destekleri İle yapabilirler. Mesela Mozart, zorunda kalıp beste yapmak dışında ikinci bir iş yapmış olsaydı emin olun bugün zevkle dinlediğimiz birkaç eserini yazamamış olabilirdi. İyi müzik dinlemek ve müziğe hak ettiği değeri vermek, CD almak, konserlere gitmek ve sanatçılara yapacağınız mütevazi bir takdir bile severek dinlediğiniz/seyrettiğiniz eserlere sizlerin de yapıcı bir katkınız olmasını ve sahneye çıkmanıza gerek kalmadan sahnedeki sanat eserini güzelleştirmenizi sağlar.

Bütün bunları bizzat yapamazsanız bile mesela bir öğretmen olarak müziğe/sanata olan ilginizi yetiştirdiğiniz öğrencilere yansıtmaya çalışmanız, onların üzerinde doğruca ve olumlu etki bırakacaktır. Bu durum, dinlemekten çok keyif alacağınız müzisyenlerin, izlemekten çok mesud olacağınız tiyatrocuların yetişmesine vesile olacaktır. Ya da bir şirket yöneticisi olarak sanat eserlerine olan ilginiz neticesinde odanızda dikkat çekici bir yerde duran bir resim ya da heykel; sizleri örnek alan genç çalışanlarınız üzerindeki olumlu etkisi ile doğal yollardan daha renkli ve verimli bir çalışma ortamı yaratmanızı sağlayacaktır. Bu bir bakış açısıdır ve sanatı kendi amaçlarınıza çok kolay uyarlayıp hem zevk hem verim alabilirsiniz. Bu bir döngüdür ve kendinizi bu döngünün başlangıcı olarak görebilirsiniz. Bu destek ve emekleriniz sayesinde sizi mutlu ve huzurlu hissettiren sanat eserlerinin daha fazla üretilmesine vesile olabilir ve hayattan zevk alma yollarınızı artırmaya yardımcı olabilirsiniz.

Bu iyi müzik dinlemenin sosyal faydaları idi. Bir de bunun kişisel etkilerine bakalım:
Müzik ruhun gıdasıdır ve bu gıdanın iyisine ulaşmak için pahalı marketlere ve göz boyayan reklamlara ihtiyacınız yoktur. Gurme olmaya da gerek yoktur lezzetlisini anlamak için. Gözünüzü kapatın ve içinizi dinleyin ve karar bile vermeden sadece DİNLEYİN! Mesela Mozart ya da Vivaldi dinleyerek başlayın işe. Mesleği, kariyeri, yaşı veya kültür seviyesi ne olursa olsun dinlemek çok genel bir yetidir; herkes bunu başarı ile icra edebilir. Daha sonra size uygun müziği seçmeye şöyle bir geçmiş tecrübelerinize göz atarak başlayabilirsiniz. Ancak hiçbir tadı kaçırmayıp sürekli yeni ve başka lezzetlere açık olmanızı tavsiye ederim çünkü ürün yelpazesi o kadar geniş ki müzikte, her kültür, her coğrafya size yeni lezzetler sunabilir ve bu lezzetlere ulaşmak için hiç oralara gitmenize de gerek yoktur. Bütün bu aşamalardan sonra yapmanız gereken artık bol bol dinlemek ve tadını çıkarmak. Müzik dinlemenin size olan getirilerini Amerika Vanderbilt Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma sonucunda ulaşılan verilerle örneklemek isterim:

• Müzik vücut üzerine doğrudan etki eder, özellikle kalp atışlarını ve metabolizmayı düzenler.
• Belirli müzik türleri huzur veren endorfin hormonunun salgılanmasını artırır.
Öğrenmeyi hızlandıracak ortamı; yani sakinliği sağlar.
• Beyne giden kan ve oksijen miktarı müzik dinlerken arttığı için uyarıcı ve harekete geçirici etki yapar.
• Müzik matematikseldir! Bu durum bazı beyin devrelerini harekete geçirir; kompleks ve karmaşık fikirlerin daha kolay çözülmesini sağlar.
• Müzik ilham verir, duyguları harekete geçirir. Yaratıcılığı artırır!
• Uzun vadede hafızayı geliştirir.
• Etkili öğrenmenin temel unsuru olan beynin her iki yarısının da iyi entegre olmasına yardım eder.
• Müzik, dinleyenlere analitik düşünme becerisi kazandırır.
• Hafif müzik, hiperaktif çocuk ve yetişkinleri sakinleştirir.

Gördüğünüz gibi her ne iş yaparsanız yapın, bir şirkette yönetici de olsanız, ofiste sekreter de, öğretmen ya da bütün gün trafikte direksiyon başında bir şoför, bu büyük çeşniden kendinize uygun olanı ya da olanları seçip, müzisyen olmaya gerek kalmadan yukarıdaki bütün yararları sağlayabilirsiniz.
Dinlemeye devam…

Uygur Vural, MFA

Kaynak: Melik Duyar, Dünya Hafıza Şampiyonu